15 Temmuz Kalkışmasının ardından emperyalist güçlerin ülkemize yönelik taarruzları devam ediyor. Diyarbakır’da, Van’da, Elazığ’da ve Bitlis’te peşpeşe meydana gelen saldırılar 15 Temmuz Kalkışmasından ayrı düşünülemez. Yine herkes biliyor ki 15 Temmuz Kalkışmasının kuklası FETÖ terör örgütü de daha sonraki saldırıları gerçekleştiren taşeron örgüt de aynı merkezden emir almaktadır.
Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Sayın Başbakanımızın üst akıl olarak nitelendirdiği emperyalist merkezin başta ABD ve İsrail olduğu aşikardır. 15 Temmuz Kalkışmasının kuklaları ile mücadele ederken asıl planlayıcıları görmezden gelmenin bir mantığı yoktur.
Milletimizin ölümü göze alarak darbecilere karşı direndiği bir atmosferde siyasilere düşen bu olayın gerçek planlayıcıları ile hesaplaşmaktır. Müttefik olarak nitelendirdiğimiz ülkelerin hükümetlerin her türlü işbirliğine rağmen Türkiye’nin kuyusunu kazdıkları ayan beyan ortadadır. Hal böyle iken ısrarla ve inatla Batı ile bağımlılık düzeyindeki işbirliği sürdürme çabası izah edilemez.
Kim ne derse desin ABD’nin İslam coğrafyasına ve Müslümanlara zerrece faydası olmamıştır. Kim ne derse desin İsrail, Filistin topraklarına saplanmış bir hançerdir.
ABD’nin, İngiltere’nin, AB’nın ve İsrail’in ipi ile kuyuya inilmez. 15 Temmuz Kalkışması Batı’ya güven olmayacağının en net göstergesidir. Durum bu kadar net iken Türkiye’nin İsrail ile normalleşme süreci işletmesini reel politik ile izah etmek geleceği görememektir.
Irak’ı üçe bölen, Suriye’yi karıştıran, Mısır’da darbe sürecini işleten, Yemen’de iç savaşı kışkırtan el Türkiye’yi de bölmek istiyor. İşte bu el Siyonizm’dir, ırkçı emperyalizmdir. İşte bu el ABD’dir, İngiltere’dir, AB’dir, İsrail’dir.
Bütün bu gerçekler ortaya çıkmışken 28 Haziran’da İsrail ile yapılan anlaşmanın TBMM’de onaylanması bir acziyettir. Kaldı ki bu anlaşma metni katil İsrail’i sütten çıkmış ak kaşık pozisyonuna getirmeyecektir. Katili temize çıkarma çalışması cinayeti görmezden gelmektir.
İsrail, bu coğrafyadaki tüm terör olaylarının, tüm darbe girişimlerinin, tüm kirli operasyonların arkasındaki merkezdir. Bir fona lütfen 20 milyon dolar aktararak yıllar içerisinde milyonlarca insanın ölümüne sebep olmuş Siyonist zihniyet hiçbir zaman meşruluk kazanamaz.
15 Temmuz Kalkışmasında ortaya çıkan milli irade direnişi bir ay sonra TBMM’de yaşanılan bir teslimiyet metni ile bitirilemez.
15 Temmuz’da meydanlara inen halkımız, ırkçı emperyalizme, Siyonizm’e direnmeye de hazırdır.
Meclis’e ve Hükümet’e düşen İsrail ile yürünecek bir yol olmadığını görmek ve bunun gereğini yapmaktır. Yapılanın yanlış olduğu er ya da geç fark edilecektir.
Türkiye, Irak ve Suriye’den sonra emperyalizmin kurbanı olmak istemiyorsa Ankara, Tel aviv’le, Washington’la değil, Tahran, Bağdat, Şam ve Beyrut ile biraraya gelmelidir.