7 milyar 400 milyon insanın yaşadığı bu gezgende her 12 saniyede bir 1 çocuğun açlık nedeniyle ölüyor. Her 4 saniyede 1 bir insan mülteci pozisyonuna düşüyor. Her gece yaklaşık 800 milyon insanın aç yatıyor. 1 milyar 250 milyon insan sağlıklı içme suyundan mahrum ve 2 milyar insanın yoksulluk sınırının altında hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Arakan’da, Bangladeş’te, Libya’da, Irak’ta, Suriye’de, Yemen’de, Filistin’de ve İslam coğrafyasının dört bir yanında masum insanlar çatışmalarda, terör olaylarında yaşamını yitirmeye devam ediyor.
20 Temmuz 2015 Suruç Patlaması ile şehirlerimizde boy gösteren intihar saldırıları ve patlamalar ana haber bültenlerini kana boyamaya devam ediyor.
Çocuklar yetim, eşler dul, anne-babalar gözleri yaşlı. Hepimizin canı yanıyor.
Fırat Kalkanı Operasyonunda olan askerlerimizle ilgili acı haberler duymak canımızı yakıyor.
Öte yandan dünyadaki bu tablodan hiç de rahatsızlık duymayan emperyalist güçler kendi ülkelerinde ve sömürdükleri birçok ülkede insanları farklı şekillerde uyutup uyuşturarak hem kitleleri duyarsızlaştırıyorlar hem de hakikati örtbas ediyorlar.
Biz adına Yılbaşı Eğlencesi denilen ve neredeyse tüm dünya halklarına dayatılan çirkinliklere karşı bir tavır takınmamızın İslam’ın bir gereği olduğuna inanıyoruz.
Milli Piyango adı verilen oyunla kitlelerin kumarla buluşturulmasını sağlayan, her türlü kötülüğe giden yolları açan, birçok gencin çeşitli bağımlılıklara yakalanmasına sebep olan, birçok insanda iffet duygusunu zedeleyen her türlü eğlence anlayışını reddediyoruz. Kalplerdeki merhameti körelten, vidan duygusunu ortadan kaldıran, insanları şehirlerin en orta yerlerinde her türlü ahlaksızlığı yapmaya sevk eden Yılbaşı kutlamalarına karşı tepki koymanın her erdem sahibi insanın görevi olduğunu da düşünüyoruz.
Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda İstanbul’a gelip Boğaz’a demirleyen İngiliz Savaş Gemilerinden İstanbul ahalisine bedava dağıtılan alkol yeni dönemde işgalin ve sömürünün nasıl sürdürüleceğinin bir göstergesi olmuştur. Biz Yılbaşı kutlamalarının bu ülkenin emperyalizm tarafından sömürülmesine hizmet eden vasıtalardan biri olarak görüyoruz. Alkol müptelası haline getirilen bir nesil sağlıklı düşünme ve sömürüye karşı direnme vasfını kaybediyor. Bu gecenin Yılbaşı Çekilişi gibi değişik organizasyonlarla Milli Eğitim Bakanlığı’na ait okullarda öğretmenler vasıtasıyla körpe dimağlara aşılanmasını ise kabul edilemez buluyoruz. Aynı şekilde devlet eli yürütülen şans oyunlarının toplumda telafisi mümkün olmayan bir yozlaşmaya yol açtığını görüyoruz.
Bizler Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak 31 Aralık Cumartesi gününü 1 Ocak Pazar gününe bağlayan gece 81 şubemizde yaklaşık 600 kadar noktada Mekke’nin Fethinin 1386.Yıl Dönümünü kutlayacağız. Bilindiği üzere yeryüzünün ilk binası Kâbe’nin bulunduğu şehir olan Mekke İslam Ordularınca 1 Ocak 630 tarihinde fethedilmiştir. Derneğimiz öncülüğünde geleneksel olarak düzenlenen fetih kutlamaları bu yıl da ülkemiz genelinde üç yüz kadar noktada salon programları ile yine bir o kadar noktada da temsilcilik merkezlerimizde gerçekleştirilecek etkinliklerle icra edilecektir.
Fetih, bir beldenin ve o beldede yaşayan insanların dimağlarının İslam’a açılmasıdır. Fetih, küfrün karanlığının Kelam-ı Kadim’in berraklığıyla silinmesidir. Fetih, sonradan olma ilahlara reddiyedir.
Fetih, insanların temel hak ve özgürlüklerini gasp eden zulüm düzeninden adil bir düzene geçen yolun açılmasıdır.
Fetih; insanın, toplumun ve doğanın, sevgiyle, merhametle ve adaletle buluşmasıdır. Fetih insan olmanın, halife kılınmanın, dağların yüklenmekten çekindiği bir yükü omuzlamanın ve kulluk sözü vermenin gereğidir. Fetih sadece hakkın hâkimiyeti için çıkılan bir seferin sonucu değil; bilakis o sefere çıkabilme dirayetidir.
Fetih işgal değildir. Fetih bir ırkın diğer ırkı tarumar etmesi değildir, bir bölgenin halkının diğer bölge halkını sömürmesi değildir, insanların inanç ve düşüncülerini zorla değiştirme değildir. Enerji kaynaklarını, yer altı yer üstü zenginliklerin ele geçirmek için savaşanlar, insanları imha etmek için savaşanlar bunu anlayamaz.
Mekke’nin Fethinin 1386. Yıl Dönümü vesilesiyle Mekke şehrinin insanlık tarihindeki önemine de değinmek gerekir. Mekke yeryüzündeki ilk şehirdir. İlk insan ve ilk peygamber olan Hazreti Adem (as)’ın tevhid inancının bir sembolü olarak, insanın yeryüzündeki sınanma serüveninin bir nişanı olarak inşa ettiği ilk bina yani Kabe bu şehirdedir. Âlemlere rahmet olarak gönderilmiş son peygamber Hazreti Muhammed bu şehirde doğmuştur. Kur’an-ı Kerim’in ilk çağrısı bu şehrin sokaklarında yankı bulmuştur. Yeniden vücut bulan tevhid inancının ilk şehitleri bu şehirden çıkmıştır. Tebliğin 13 yıl süren çileli günleri bu şehirde yaşanmıştır. Habeşistan’a yapılan hicret de, Medine’ye yapılan hicret de bu şehirde yaşanılan sıkıntılı sürecin sonunda olmuştur. Mekke o dönemin Müslümanları için işkencenin, boykotun, ambargonun, zulmün her türlüsünün tadıldığı yaşanılmaz bir şehir haline gelmiştir.
Hicretin 6.yılında Mekkeli müşriklerle imzalanan ve o zaman Müslümanların aleyhine gibi görünen Hudeybiye Barış antlaşmasının iki yıl geçmeden yine Mekkeli müşrikler tarafından bozulması üzerine Mekke’nin fethine giden yol Müslümanlara açılmış ve Mekke yeniden tevhid inancının emin bir beldesi haline gelmiştir. İslam Ordusu şehri en güzel şekilde teslim aldığında Efendimiz (sas) Kabe kapısında durarak Mekkelilere şöyle seslenmiştir: “Allah’tan başka ilah yoktur. O tektir ve ortağı yoktur. Allah vaadinde durdu ve kuluna zafer verdi. Yalnız başına bütün hizipleri mağlup etti. Ey Kureyşliler! Allah sizden cahiliye gururunu kaldırdı. Atalara tazim ve yüceltme alışkanlığını giderdi. Bütün insanlar Adem’dendir, Adem ise topraktandır.” Daha sonra Efendimiz (sas) Mekkeli topluluğa seslenerek “Kureyşliler! Size ne yapacağımı tahmin ediyorsunuz? “ diye sormuş, onlar da “Hayır bekleriz. Sen kerim bir kardeş, kerim bir kardeş oğlusun” demişlerdir. Efendimiz (sav)’in buyruğu ise “Gidiniz hepiniz özgürsünüz” olmuştur.
Günümüz Müslümanların bu büyük fetihten çıkaracağı bazı dersler vardır. Öncelikle Müslümanlar verdikleri sözü tutarlar, yaptıkları antlaşmayı bozmazlar. Zaferin Allah’tan olduğuna inanırlar. Sabrın ve fedakârlığın Müslümancı bir yaşam tarzının gereği olduğunu bilirler. İslam’ı yaşamanın ancak cihad ile mümkün olduğunu idrak ederler. Zafere giden yolda en büyük gücün inanç olduğunun farkındadırlar. Emaneti ehil ellere teslim etmek gerektiğine inanırlar. Fethin gayesinin ganimet elde etmek değil, yürekleri kazanmak olduğunu bilirler. İslam’ın yaşanmasında kadın erkek tüm Müslümanların itaat sorumluluğu olduğunun farkındadırlar. Bir Müslüman’ın gücü nispetinde tüm yeryüzünden sorumlu olduğunu bilirler. Tevazünün, vefanın ve sadakatin Müslüman ahlakının vazgeçilmezleri olduğuna inanırlar.
Biz Anadolu Gençlik Derneği mensupları olarak bu coğrafyanın harcının İslam olduğuna, bu toprakları bize yurt yapan anlayışın fetih ruhu olduğuna inanıyoruz. İnsanımız kültür emperyalizminin yanında değil fetih ruhunun yanında durmaya çağıyoruz. 31 Aralık Akşamı tüm halkımızı çocukları ile birlikte kendilerine en yakın noktada Anadolu Gençlik Derneği ya da Temsilciliği tarafından düzenlenen Mekke’nin Fethi Programlarına davet ediyoruz.
Anadolu Gençlik Derneği